17 Ekim 2007 Çarşamba

konaklama

oteller

AĞA OTEL
8361822
8361821
FETHİYE YOLU ÜZERİ

ALİ BABA APART
8361126
8363225
HASTANE CADDESİ

ANI OTEL
8361791
SÜLEYMAN YILDRIM CAD.

AQUA PARK OTEL
8361901
8361992
ÇUKURBAĞ YARIMADASI

AQUA PRINCESS OTEL
8362026
8361044
KÜÇÜK ÇAKIL MEVKİİ

BEGONVİL OTEL
8363079
KÜÇÜK ÇAKIL MEVKİİ

CLUB SAVİLE OTEL
8364188
ÇUKURBAĞ YARIMADASI

DİVA APART OTEL
8364255
8362509
ÇUKURBAĞ YARIMADASI

GARDENIA OTEL
8362368
KÜÇÜK ÇAKIL MEVKİİ

MEİS OTEL
8363832
8361726
ÇUKURBAĞ YARIMADASI

MERMAID OTEL
8362668
ÇUKURBAĞ YARIMADASI

NUR APART
8361203
8363480
KÜÇÜK ÇAKIL MEVKİİ

OREO OTEL
8362220
LİKYA CADDESİ

OSCAR OTEL
8361573
HASTANE CADDESİ

PERSE OTEL
8364256
KÜÇÜK ÇAKIL MEVKİİ

SARAY OTEL
8361151
ATATÜRK BULVARI

SARDUNYA OTEL
8363082
HASTANE CADDESİ

SAVİLE RESİDENCE
8364187
ÇUKURBAĞ YARIMADASI

SONNE OTEL
8361528
8362050
YENİ CAMİ MAHALLESİ

SULTAN PARK OTEL
8363780
ÇUKURBAĞ YARIMADASI

DENİZ FENERİ OTEL
8364377
8364379
ÇUKURBAĞ YARIMADASI



pansiyonlar
ANTIPHELLOS PANSİYON
8361136
KÜÇÜKÇAKIL MAHALLESİ

APHRODITE PANSİYON
8361216
YENİ YOL MAHALLESİ

BAHAR PANSİYON
8361323
MELTEM SOKAK

CARETTA PANSİYON
8362082
KÜÇÜKÇAKIL MAHALLESİ

DEFNE PANSİYON
8361932
KÜÇÜKÇAKIL MAHALLESİ

FERAH PANSİYON
8361377
KÜÇÜKÇAKIL MAHALLESİ

GÜLŞEN PANSİYON
8361171
HASTANE CADDESİ

HİLAL PANSİYON
8361207
SÜLEYMAN YILDIRIM CAD.

İNCİ PANSİYON
8361351
YENİ YOL MAHALLESİ

KALE PANSİYON
8361094
YENİ CAMİ MAHALLESİ

PUYA PANSİYON
8362163
MELTEM SOKAK

SALABİ PANSİYON
8362855
GÖKSEKİ MAHALLESİ

WHİTEHOUSE PANSİYON
8363964
YENİ CAMİ CADDESİ

YALI PANSİYON
8361132
HASTANE CADDESİ

plajlar

Küçükçakıl Plajı

Kaş merkezinden sol tarafa doğru 5 dakika yürüyüş mesafesindedir. İsmindende anlaşılacağı gibi, çakıllardan oluşan halka açık küçük bir plajdır. Plajın her iki tarafında da günübirlik ihtiyaçlara cevap verecek işletmeler mevcuttur. Bunlar kayaların üzerinde güneşlenme terasları bulunan ve her türlü yeme, içme ve günlük ihtiyaçlar için gerekli her türlü hizmeti sağlayan Küçükçakıl Plaj İşletmesi ve Çınarlar Plaj işletmesidir.Plajın özelliği hemen girişinde bulunan kaynak sularıdır. Bu sayede suyun sıcaklığı diğer yerlere oranla her zaman daha soğuktur. Ayrıca merkeze çok yakın olmasıda devamlı olarak tercih edilmesinin bir nedenidir.

Büyükçakıl Plajı

Küçükçakıl'a giden yolu takip ederseniz yaklaşık yirmi dakikalık bir yürüyüşten sonra Büyükçakıl plajına ulaşırsınız. Özellikle yazın yolun dönüş aşamasında tırmanma aşamasının hayli zor olması nedeniyle yürüyerek ulaşım yerine taksi ile gidilmesi tavsiye olunur.Küçükçakıla oranla daha geniş bir plaja sahip olan Büyükçakıl plajı aynı kaynak suyu özelliğini de taşır.Plajın etrafında günlük ihtiyaçların karşılanabilmesi için günlük tesisler mevcuttur.Tüm gününüzü ailecek geçirebileceğiniz, denizinin mükemmelliği ile tavsiye edilebilecek bir köşe.

kaşta yemekler ve alışveriş

Ne Yenir?
Akdeniz'in tipik mutfak yemekleri ünlüdür. Yörede, her mevsimde yetiştirilen taze tarım ürünleri, günlük olarak sunulmaktadır. Her türlü et yemekleri, deniz ürünleri ve balık çorbası meşhurdur. Yörede Arıcılık ve Bagcılık gelişmiştir. Karakovan balı ve çam balı, pekmez alınabilecek ürünlerdir. Yörede bol yetişen keçiboynuzundan yapılan keçi boynuzu pekmezi yöreye özgüdür


Ne Alınır?
Kaş ve çevresinde el yapımı kilim ve dokumalar üretilmektedir. Yöreye özgü 'Barak kilimi' ve keçi tüyünden üretilerek dokunan kılçar ünlüdür. Dastar, tülbent, yemeni üretilerek hediyelik eşya olarak satılmaktadır. Ayrıca ceviz ağacından süslemeli çeyiz sandıkları, ağaçtan sehpalar, tahta kaşıklar ve oklavalar yörenin özellikleridir. Ayrıca Kaş'ın Cuma Pazarı da ünlüdür.

Yapmadan Dönme

Çevredeki antik kentleri gezmeden,

Tekne turu ile Üçağız Batık kenti görmeden,

Yamaç paraşütü, su altı dalış yapmadan,

El oyaları, 'Barak kilim' almadan,

Karakovan Balı, keçi boynuzu pekmezi tatmadan,

Cuma pazarına gitmeden,...

Dönmeyin.

Ulaşım

Karayolu:
Kaş'a Fethiye üzerinden ya da Kaş'a Antalya'dan, Kemer, Kumluca, Finike ve Demre üzerinden gidilebilir. Ankara yönünden Kaş'a gelinirken Bucak ilçesini geçtikten sonra Korkuteli ayrımından dönüp Elmalı-Gömbe üzerinden gidildiğinde yol Antalya sahil yoluna göre 100 km daha kısalmaktadır.

Otogar Tel:(+90-242) 331 12 50 (6 Hat)


Havayolu:
Kaş, Antalya Havaalanına 192 km. ve Dalaman Havaalanına 160 km. mesafededir.

Hava Limanı Tel:(+90-242) 330 30 30 - 330 36 00 - 792 52 91

2 Ekim 2007 Salı

Kaş'ta Sualtı Dalış ve Batıklar

Son yıllarda Kaş, dünyanın önemli turizm amaçlı sualtı dalış (scuba diving) merkezlerinden biri olmuştur.

Yat limanında bulunan sualtı dalış kulüpleri, her yıl buraya gelen pek çok yerli ve yabancı turiste Akdeniz'in bu en eski batıklarını göstermektedir.


Uluburun Antik Batık
Kaş ilçesinin 8.5 kilometre güney doğusunda uzanmakta olan Uluburun'un doğu kıyısından sadece 60 metre açıkta 1982 yılında bir sünger dalgıcı tarafından Genç Tunç Devri'e ait antik bir batık bulunmuştur.

1984 yılında başlanılan çalışmaların ve onbir sezon boyunca yapılan binlerce dalışın sonucunda M.Ö 14. yüzyılın sonlarında kaybolmuş eşsiz bir yük gün ışığına çıkarılmıştır. Yaklaşık 15 metre boyunda olan ve Sedir ağacından yapılan geminin kıç tarafı 44 metre, pruvası ise 52 metrede bulunmaktaydı. Taşımakta olduğu malzeme 61 metre derinliğe kadar yuvarlanmıştı.

Gemideki malzemeyi genelde hammaddeler oluşturmasına rağmen üretilmiş mallar da bulunmuştur. Sayıları yüzelliyi aşan, kobalt mavisi, turkuvaz ve lavanta renklerindeki yuvarlak, yassı ham cam külçelerinin, Ugarit ve el-Amarna tabletlerinde Suriye-Filistin kıyılarından geldiği belirtilen mekku ve ehlipakku oldukları düşünülmektedir. Bu külçeler bilinen en eski ve eksiksiz cam külçelerini oluşturmaktadır.

Diğer eşsiz arkeolojik buluntular arasında Eski Mısırlıların Abanoz adını verdiği ve tropik Afrika'da yetişen siyah renkli bir ağaç ile Sedir ağacını sayabiliriz. Diğer hammaddeler ise tam ve kesilmiş fildişleri ile bir düzineden fazla suaygırı dişi, tütsü katkısı olarak kullanıldığı sanılan bir tür deniz salyangozunun kapakçıkları, müzik aletlerinin ses kutusu olarak kullanıldıkları sanılan kaplumbağa kabukları ile fayans veya metalden ağız, kulp, kaide gibi parçaların takılmasıyla vazo veya kapların yapımında kullanılmak üzere taşınan deve kuşu yumurtalarından oluşmaktadır.

Gemide hammaddelerin dışında üretilmiş mallar da bulunmaktaydı. Dokuz büyük küpten en az ikisinde Kıbrıs üretimi ihraç seramiği ile kandiller ve ne amaçla kullanıldıkları kesin olarak bilinmeyen ancak duvara asarak kullanıldıkları düşünülen eserler bulunmaktaydı.
Kenan takılarını gümüş bilezikler ve ayak bilezikleri ve altın pendatifler oluşturmaktadır. Kulpsuz bir altın kadehin ise kaynağı bilinmemektedir. Çeşitli malzemelerden yapılmış boncuklar arasında akik, altın, fayans, cam ve Baltık kehribarı boncuklar bulunmaktadır.
Diğer eserler arasında ördek biçiminde ve menteşeli kanatları kapak işlevi gören iki adet fildişi kozmetik kutusu, bakır kazan ve kaseler, suaygırı dişinden bir borazan ve Tunç devirlerinin tamamından bilinen kalay eserlerinden daha çok sayıdaki kalay kaplar yer almaktadır. En yakın benzerlerini Romanya'daki tek bir örneğin oluşturduğu taştan törensel amaçlı bir asa, batıktaki diğer buluntular arasındadır.

Gemideki bronz silahlar, ok ve mızrak uçları ile kamalar dışında Kenan, Miken ve olasılıkla İtalyan yapımı kılıçlardan oluşmaktadır. Yük veya gemide yiyecek olarak taşınan maddeler arasında badem, incir, zeytin, üzüm, çöre otu, sumak, kişniş, nar ile birkaç buğday, arpa tohumu bulunmuştur. Balık ağı kurşunları, ağ onarımında kullanılan mekikler, olta iğneleri ile ucu çatallı bir balık zıpkını, gemide balık avlandığını göstermektedir.

Geminin milliyetinin tanımlanmasında güçlük çekilmesine rağmen Ortadoğu kökenli olduğu tahmin edilmektedir. Çıkarılan eserler günümüzde Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.


Kaş Uçak Batığı
İkinci Dünya Savaşı sırasında henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı Meis Adası yakınlarındaki bir reefin derinliklerine batmış olan üç pervaneli İtalyan savaş uçağını bölgenin sualtı dalış merkezlerinden biri bulmuştur.

Uçağın motor bölümleri 57 metrede görülmeye başlamakta ve kuyrukla diğer metal parçaları meyil nedeniyle 70 metre derinliğe kadar uzanmaktadır. Enkazın etrafında patlamış ve hala aktif olduğu tahmin edilen cephaneler bulunmaktadır. Uçak motorları haricinde bir bütün olarak sualtında yatmaktadır, ancak geçen zamana bağlı olarak gövdesi zarar görmeye başladığından dolayı iskeleti ortaya çıkmaya başlamıştır.

Patara Kumsalı

Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Patara (Ovagelemiş), Kaş-Fethiye yolu üzerinde ilçe merkezine 45 km. uzaklıktadır.
Patara, Türkiye'nin en geniş (800 m.) ve en uzun (15 km.) kumsalıdır. Akdeniz'de yaşayan 5 ayrı deniz kaplumbağası türünün ikisi Caretta caretta (Atlantik Okyanusu’na mahsus çok iri deniz kaplumbağası) ve Chelonia mydas (yeşil kaplumbağa) Antalya sahillerinin 17 bölgesini yumurtlama kumsalı olarak kullanmaktadır. Belek, Manavgat, Tekirova, Çıralı, Olympos, Adrasan, Kumluca, Kale (Demre) kumsalları da birinci dereceden deniz kaplumbağası yumurtlama sahasıdır. Deniz kaplumbağası popülasyonu Patara kumsalının Eşen Çayı ağzının doğusundan başlayarak doğuya Gelemiş köyüne doğru antik kentin önündeki kumsalın doğu ucundaki dağlık kısmına kadar devam eder. Yaklaşık 7 km. uzunluğunda olan bu kumsal, çok ince ve temiz bir kum ihtiva etmektedir.

kaş turları ve seyahat acentaları

Kaş'ta Düzenlenen Tur ve Etkinlikler

Kaş-Kekova(Batıkşehir)-Üçağız-Kaleköy(Tekne ile)
Meis Adası (Sadece Turistler için)
Mavi Mağara-Kaputaş Plajı-Kalkan (Tekne ile)
Kaş-Kalkan-Patara-Xanthos-Saklıkent-Tlos(Otobüs ile)
Kalkan-Bezirgan-Sütleğen-Gömbe Yaylaları
Kaş-Üçağız-Kekova-Simena
Kaş-Myra-Noel Baba Kilisesi
Toroslarda Yürüyüş Turları
Kaş-Gömbe-Elmalı-Arikanda-Finike-Myra
Kış sezonunda yabani domuz avcılığı
Balık tutma turları
Toroslarda jeep-safari turları
Sualtı dalış turları



KAŞ 'TAKİ SEYAHAT ACENTALARı
ALTİTUDE ACTİON SEY.AC.
8363291
İSKELE SOKAK KAŞ

BOUGAINVILLE SEY.AC.
8363142
ÇUKURBAĞLI CAD.KAŞ

DEBİ SEYAHAT ACENTASI
8362501
HASTANE CADDESİ KAŞ

XANTHOS SEYAHAT ACENTASI
8363292
İBRAHİM SERİN CADDESİ

KALKAN'DAKİ SEYAHAT ACENTALARI
ABİ SEYAHAT ACENTASI
8442694
YALI BOYU MAH.KALKAN

ADDA SEYAHAT AC.
8443610
YALI BOYU MAH.KALKAN

ARMES SEYAHAT AC.
8443169
YALI BOYU MAH.KALKAN

PATARA'DAKİ SEYAHAT ACENTALARI
DARDANOS SEYAHAT AC.
8435151
KÖYİÇİ MEVKİİ PATARA

GELEMİŞ SEYAHAT AC.
8435105
KÖYİÇİ MEVKİİ PATARA

KIRCA SEY.AC.
8435298
KÖYİÇİ MEVKİİ PATARA

Sportif Aktiviteler

SUALTI DALIŞLARI
Son yıllarda Kaş, dünyanın önemli turizm amaçlı sualtı dalış merkezlerinden bir tanesi olmuştur. Yat limanında bulunan dalış kulüpleri, her yıl binlerce yerli ve yabancı turiste, Akdeniz'in en eski batıklarını göstermek için birbirleriyle yarış halindedirler. Kaş ve civarında birbirinden etkileyici deniz mağaraları bulunmaktadır. Bu mağaralara teknik donanımlı dalışlar yapmak ve bazılarında yüzmek mümkündür Bunlar, Kekova Adası Deniz Mağarası, Aşırlı Adası Deniz Mağarası, Güvercin İni Deniz Mağarası ve en ünlüsü Mavi Mağara'dır. Kaş'a 19 km., Kalkan'a ise 6 km. mesafede olan Mavi Mağara bir deniz mağarasıdır.

MAVİ YOLCULUK
Kaş, 'Mavi Yolculuğun' önemli duraklarından ve başlama yerlerinden bir tanesidir. 'Kaş Yat Limanında' konaklayan teknelere, su, elektrik, benzin, duş ve çamaşırhane gibi imkanlar sunulmaktadır.

YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Son dönemlerde yapılan araştırmalar Kaş'ın yamaç paraşütü için yeryüzü şekilleri ve iklim açısından Türkiye'nin en uygun yerlerinden bir tanesi olduğunu göstermiştir. Uçuşlar donanımlı malzemelerle, uzman kişilerin kontrollerinde gerçekleşmektedir.

KANO
Kaş'a 45 km. mesafede bulunan Eşençayı kano için çok uygundur. Bölgede faaliyette bulunan seyahat acentaları kano turu düzenlemektedir. Tur, Kınık Beldesi'nde başlar ve yaklaşık 15 km.lik mesafe kanolarla geçilerek, Patara kumsalına ulaşılır. Eşen Çayı'nın oldukça sakin akması nedeniyle, herhangi bir tehlike yoktur. Nehir çevresinin manzarası ve bitki örtüsü etkileyicidir. Tur sırasında, yemek, yüzme ve çamur banyosu molası verilmektedir. Denizde yapılan kano sporu için, Kaş'tan arabalarla Üçagiz Köyüne gidilir. Burada kanolara binilerek, eşsiz koylar, tarihi güzellikler, Batık Şehir, Simena gezilir, yüzme ve yemek molaları verilir. Yaklaşık 4 saat süren tur oldukça renkli ve keyiflidir.

DOĞA YÜRÜYÜŞÜ
Kaşta, Likya şehirlerinin birbirine yakın olması bu kentleri yürüyerek görmek isteyenler için yürüyüş güzergahları sunmaktadır. Yarımada, Limanagzı, Gedife Tepesi, Phellos, Gökçeören, Asaz Dağı, Gömbe yaylası alternatif yürüyüş parkurlarıdır.

BALIKÇILIK
Kaş, Akdeniz'in en temiz ve berrak sularının bulunduğu, kirlenmenin olmadığı bir ilçedir. Bu yüzden, balık ve deniz ürünleri avcılığı gelişmiştir. Mercan, istakoz, palamut, kefal, kaya sokarı, orfoz, barbunya balıkları en çok avlanan balık türleridir. Ayrıca istakoz, ahtapot avcılığı da yapılmakta ve günlük olarak lokantalarda satılmaktadır. Son yıllarda, Gömbe ve Saklıkent'te Alabalık Çiftlikleri kurularak hizmete açılmıştır.

kaş civarındaki antik kentler

Antiphellos:
Antik kentten günümüze ulaşan eserlerin başında şehrin kuzeyinde kayalara oyulmuş mezarlar ile dört bir tarafa serpilmiş Likya lahitleri gelir. Lahitlerin en görkemlisi, bugün Uzunçarşı Caddesi'nde bulunan ve halk arasında Kral Mezarı olarak adlandırılan Likya Yazıtlı Anıt Mezar'dır (M.Ö.4.yy.).

Antiphellos'da bulunan önemli eserlerden bir tanesi de Kaş Antik Tiyatrosu' dur (M.Ö.1.yy). 4 bin kişilik seyirci kapasitesine sahip olan yapı M.S.2. yüzyılda onarım görmüştür. 26 basamaktan oluşan tiyatronun sahnesi yoktur ve yapının en önemli özelliği Anadolu'daki denize cepheli tek tiyatro oluşudur.

Tiyatronun kuzey-doğusunda Akdam olarak adlandırılan dor tipinde M.Ö. IV. yüzyıla ait ev tipi bir mezar vardır.Yapı, doğal kaya kesilerek yapılmıştır. 3.5 metre yüksekliğindedir ve içerisinde elele tutuşarak dans eden 24 kız figürü bulunmaktadır.Hastane Caddesi üzerinde, dış yüzü muntazam kesme taş kullanılarak yapılmış olan Tapınak bulunur. Yapının temel taşlarının Roma Dönemi'nden kaldığı tespit edilmiştir.

Patara (Gelemiş):
Kaş'a 41 km. mesafededir. Antik kent, limanın doğu yakasında geniş bir alana yayılmış durumdadır. Kent ve limanı, yaklaşık 3 km. uzunluğundaki vadinin girişindedir. Patara Limanı, Xanthos (Eşen) Çayı'nın getirdiği alüvyonlarla dolunca bugünkü görünümünü almıştır. Kentin adından ilk kez Herodotos söz eder. Rivayete göre Patara, kentin kurucusu, Su perisi Lykia ile Apollon'un doğduğu yerdir. Şimdilik şehrin tarihi M.Ö. VI. ve V. yüzyıla kadar çıkarılmaktadır.

Şehir Bizans Dönemi'nde de önemli bir konum edinmiştir. Zira 'Noel Baba' olarak adlandırılan Saint-Nicholas Patara'lıdır. Hz. İsa'nın havarilerinden Saint Paul, Roma'ya gitmek için Patara'dan gemiye binmiştir ve Patara, Erken Hiristiyanlık Dönemi'nde Piskoposluk merkezi olmuştur.

Patara'ya girilirken yol üzerinde Likya tipi Roma Devri mezar anıtları görülür. Girişte üçgözlü Zafer Takı, sular altında kalmış üç nefli Liman Kilisesi ve Hurmalık Hamamının kalıntıları vardır.

Bunun 100 m. ilerisinde son kazılarda Likya şehirleri arasındaki mesafeyi gösteren yol kılavuzu bulunmuştur. Klavuz, Dünya karayollarının en eski ve en kapsamlı yol levhasıdır. Antik kentte yer alan Vespasianus Hamamı M.S. 69-79 yılında inşa edilmiştir. Hamamın yanındaki patika izlenirse, Patara' nin mermer döşeli ana caddesine ulaşılır. Caddenin ilerisinde Bizans Kalesi'nin geniş duvarları ile karşılaşılır. Bu kalenin doğusunda Korint Tapınağı ve baıi ucunda Bizans Kilisesi yer alır.

Patara Tiyatrosu (M.Ö.2.yy.) bir yamacın eteğine kurulmuştur ve tahmini 10.000 kişiliktir. Tiyatronun kumla kaplı olan bölümleri temizlenmiş ve yapı ortaya çıkarılmıştır. Patara antik kentinde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları devam etmektedir.

Patara Plajı, 18 km. uzunluğu (en dar 280m. en geniş bölümü 1500 m. ulaşan ölçümü) ile Türkiye'nin en uzun kumsalına sahip plajıdır. Çevre Bakanlığınca 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' ilan edilen Patara plajı, Caretta-Caretta deniz kaplumbağalarının üreme alanıdır. Bölgede, Caretta-Caretta' ların üreme dönemlerinde kaplumbağaların ekolojik ortamlarının devamı için, koruma tedbirleri titizlikle uygulanmaktadır.

Turistik bir yöre olan Patara' da çok sayıda konaklama tesisleri, otel, motel, pansiyon, alışveriş merkezleri ve leziz yöresel yemeklerin yapıldığı restoranlar bulunmaktadır. Ayrıca seracılık da büyük gelişim kaydetmiştir.

Xanthos:
Kaş'a 45 km. mesafede Kinik beldesindedir. Eşen Çayı'nın doğu kıyısında kurulmuş, Likya Birliği'nin başkentidir. Kentin akropolisinden elde edilen yüzey buluntuları yerleşme tarihinin M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzandığını ortaya koyar.

Antik kentteki ilk araştırmalar 1838'de İngiliz Charles Fellows tarafından yapılmıştır ve ne yazık ki görkemli mezar anıtları, Nereidler Anıtı, Harpyler Anıtı, Payave lahdi, Aslanlı Mezar, British Museum'a kaçırılmıştır.

Kent surları Roma ve Bizans Dönemleri'nde onarılarak çeşitli ilavelerle güçlendirilmiştir. Güneyde, M.Ö. 2. yüzyıla ait kapı yer alır. Bu kapının arkasında İmparator Vespasianus'a ait dor düzenli Zafer Kemeri görülür.

Güneybatıda kentin ilk kurulduğu yer olan Likya Akropolisi vardır. Artemis'e ait olduğu düşünülen bir tapınağın kalıntıları ile bir Bizans Kilisesi akropoliste bulunur. Kuzeydeki Roma Akropolisinde ise görkemli bir manastır dikkati çeker. Tiyatro, Roma Dönemi'ne aittir ve 2. yüzyıla tarihlendirilir.

Felen Yaylası (Phellos):
Kaş'a 12 km. mesafede Felen Yaylası üzerinde, çevreye hakim tepelerde kurulmuştur. Phellos M.Ö. IV. yüzyılda oldukça önemli bir kentti. Antiphellos şehri, Phellos'un limanı idi. Phellos şehrinin etrafını çevreleyen surlardan bir bölümü hala ayaktadır. Kentte yer alan rölyeflerle bezeli bir lahit, M.Ö. IV. yüzyıla ait diğer lahitler ve ev tipinde kayadan kesilmiş mezarlar kenti çevreler.

Belenli (İsinda):
Kaş'tan 13 km. mesafede Belenli Köyünün hemen yakınındaki tepe üzerinde kurulmuştur. İsinda küçük bir Likya şehridir ve etrafı surlarla çevrilidir. Kentte yer alan akropolün ortasında Likya yazıtlı iki ev tipi mezar ilgi çekicidir. Ayrıca birçok kaya mezarı ile Roma Devri'ne ait Likya tipi lahitler günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.

Bezirgan (Pirha):
Önemli bir yayla köyüdür. Pirha kalıntılarına köyden 20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılır. Antik kent denizden 850 metre yüksekte kurulmuştur. Kaya mezarları çoktur ve yönleri denize doğrudur. Lahitler ise dağınık bir şekilde sıralanmıştır. Birçok heykel ve rölyef bulunmuş olup, Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

Sütlegen (Nisa):
Kaş'a 60 km. mesafededir. Önemli bir yayla köyüdür. Ören yeri, köyden 15 dakika mesafededir. Şehrin Likçe olan ismi Neiseus, tiyatronun duvarında yazılmaktadır. Nisa'da Likya ve Roma Devri'nden kalma tarihi kalıntılar bulunur. Bazı lahitlerin ön cephelerinde, mızrak, kalkan, kadın ve erkek tasvirlerine rastlanmıştır. Antik kentin Agorası ve tiyatrosu bulunur. Likya Birliği Devri'nde bastırılan sikkeler, Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

Simena
Eski Simena antik kenti üzerinde kurulmuş olan Kaleköy, yarımada şeklinde olup, ulaşımı teknelerle sağlanmaktadır. Lykia Birliği'nin bir üyesi olan kentin tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar inmektedir. Simena'da da Theimiussa gibi hem karada hem su altında kalıntılar bulunmaktadır. Olağanüstü güzellikteki tarihi ve doğal peyzaj, pırıl pırıl mavi bir deniz gezenlere mutlu saatler yaşatmaktadır.

Oldukça sağlam durumdaki Ortaçağ surlarının oluşturduğu iç kalede, evler ve 19. yüzyıl gezginlerinin gördüklerini bildirdikleri günümüzde çok az sayıda blok taşı kalmış bir tapınak kalıntısı bulunmaktadır. Simena'da en ilginç kalıntı, oturma sıraları doğal kayaya oyularak yapılmış tiyatrodur. Lykia'daki tiyatroların en küçüğüdür. Kıyıda harap durumdaki hamam, Lykia tipi kaya mezarları ve lahitleri, Roma dönemi duvar kalıntılar da görülebilen kalıntılardandır.

Kekova Adası (Batık Şehir)
Bölgeye adını veren ada, Kaleköy'ün önünde yer alır. Ada üzerinde bulunan Tersane Koyu'na tekneler yanaşabilir. Burada Bizans devrine ait bir kilisenin apsisi yer alır. Kekova Adası'nın tarihi kesin olarak bilinmemektedir ve her tarafı tarihi kalıntılarla doludur. Batık Şehir üzerinden teknelerle geçilirken sualtında kalan batık şehrin izleri ve merdivenler görülebilir. Milli park ilan edilen Kekova Adası koruma altına alınmıştır ve buradan suya dalmak yasaklanmıştır.

Myra - Demre
Bugünkü Demre ilçe merkezinde ve civarında yer ulan Myra antik kenti özellikle Lykia dönemi kaya mezarları, Roma dönemi Tiyatrosu ve Bizans dönemi Aziz Nikola Kilisesi ile ünlüdür. Kaya mezarları, Lykia yazılı kitabeler ve sikkeler, Myra'nın en azından M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterir. Lykia Birliği'nin altı büyük kentinden biridir. Likçe ve Grekçe yazıtlarda MYRRH adıyla aılınır M.S. 2. yüzyılda Myra'da büyük gelişmelerin olduğu bir dönemdir. Lykia Birliği'nin 6 büyük şehrinden biri olan Lykialı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmıştır.

Myra, Bizans döneminde dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri idi. Ününü Aziz Nikolas'ın M.S. 4. yüzyılda şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçludur. 7. yüzyıldan itibaren gerek deprem, su baskını ve Myros (Demre) Çayının getirdiği alüvyonlar, gerekse Arap akınları sebebiyle önemini yitirip 12. yüzyılda köy hüviyetine dönüşmüştür. Günümüz kalıntılarını, akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro ile her iki yanında yer alan "Kaya Mezarları'' oluşturur. Şehrin su ihtiyacı, Demre Deresinin aktığı vadi kenarındaki kaya yüzüne açılmış kanallarla karşılanmaktaydı.

Aziz Nicholas Kilisesi
Yaygın olarak Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholas M.S. 245'te Fethiye yakınlarında Patara'da doğmuş ve M.S. 363'de ölmüştür. Zengin bir ailenin iyi eğitilmiş oğlu olan Aziz Nicholas hayatını insanlara özellikle de çocuklara ve denizcilere yardıma adamıştır. Bu yardımlarının sağladığı ünü bugüne dek Noel Baba efsanesi olarak gelmiş ve güncelliğini korumuştur.

Lymra rahibi olarak insanlara dini ve sosyal yardımlarda bulunan Aziz Nicholas ölünce Lymra'ye gömüldü ve mezarının yanına adına bir kilise inşaa edildi. 1080'de İtalyan korsanlar bazı kemikleri Bari'ye kaçırdılar. Ancak kalan bazı kemik parçaları bugün Antalya Müzesindedir.
İlki 5-7 Aralık 1983 yılında yapılan Noel Baba sempozyumu, o günden beri değişik din ve eğitimlerden gelen insanların katılımıyla her yıl tekrarlanıyor. Bu sempozyumda Aziz Nicholas'ın çizgisinden gidilerek değişik din ve inançlardan olan insanlara barış, dostluk ve kardeşlik çağrısı yapılıyor.

Andriake - Çayağzı
Andriake (Çayağzı), Demre kent merkezinden nehir boyunca uzanan asfalt yol 5 km. sonra deniz kenarındaki Çayağzı mevkiine ulaşır. Lykia'nın en önemli limanlarından biri olan Andriake, büyük ölçüde limanın güneyindeki tepenin eteğine yayılmıştır. Şehrin bir kısım kalıntıları ile nekropolü liman ağzının kuzeyinde bugünkü Demre'ye çok yakın bir kesimde bulunmaktadır.
Andriake şehrinin kalıntıları arasında su kemerleri, Nymphaion (Anıtsal Çeşme), agora sarnıç bulunmaktadır. Agoranın batısında ünlü Norrea veya Granarium (silo, hububat deposu) yer alır. Yapı yedi odadan oluşmaktadır. Cephede granariumun yapılış zamanını kesin olarak saptamamıza yarayacak bir yazıt bulunmakta olup, tam ortasında da Hadrian ve karısı Sabine'nin portreleri görülmektedir.

Apollonia - Kılınçlar
Apollonia (Kılınçlar), Kaş'a 22 km. mesafede, Kekova yolu üzerinde Kılınçlı köyünde Lykia Birliği'ne bağlı olarak kurulmuş bir kenttir. Kalıntılardan anlaşıldığına göre M.Ö. 4. yüzyılda kurulmuştur. Apollonia hehri "L" harfine benzeyen bir kayalığın üzerindedir ve kenti çevreleyen surların bir kısmı ayakta kalmıştır. İç kulenin batısında iyi durumda bir Bizans dönemi yapısı ile aynı döneme ait kilise bulunmaktadır. Kilisenin batısında tahrip olmuş tiyatro görülür. Hamam ve en ilginç yapılardan olan Heroon 6 prizmal gövdeli mezar anıtı diğer kalıntılardır.

Aperlai - Sıcak İskelesi
Aperlai (Sıcak İskelesi), Sıcak Yarımadası üzerinde, Sıcak İskelesi'ndedir. Karadan ulaşmak oldukça güç olduğundan buraya Kaş'tan ya da Üçağız'dan kiralanan teknelerle ulaşmak daha kolay ve zevklidir.
Aperlai şehrini kuşatan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldığı, kulelerle takviye edilmiş surun dışındaki tüm yapı kalıntıları Bizans ve sonrası dönemlere aittir. Karadan ise Kılıçlı'da bulunan Apollonia antik kenti görülerek ulaşılabilir. Ele geçen sikkelerden, bir Lykia şehri olan Aperlai' nin tarihinin M.Ö. 5 veya M.Ö. 4. yüzyıla kadar indiği anlaşılır.

Sidyma - Dodurga
Kaş - Fethiye yolundan sapılarak 7 km kadar gidildiğinde, antik Sidyma kenti, şimdiki Dodurga köyünün bulunduğu yerde yer almaktadır.
Sidyma kentinin ne zaman kurulduğu hakkında bilgiler bugün elimizde yoktur. Ancak kentin Roma ve Bizans devirlerinde gelişme gösterdiği kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Sidyma kenti akropolünde birkaç sarnıç ve bina kalıntısı olmasına karşılık, akropolün kuzey eteği ve vadideki kalıntılar arasında mermerden yazıtlı bir mezar, bir tapınak, hamam ve birkaç basamağı ancak görülebilen bir tiyatro dikkati çeker.
Köyün bulunduğu tarlalar arasında görülen birçok lahit arasında iki heroon görülebilecek eserler arasındadır.

Tlos
Fethiye'ye 25 km uzaklıktaki Tlos antik kentine Fethiye-Antalya yol ayrımı olan Kemer'den Düver'e (Kale-Asar) gidilerek ulaşılır.
Likya dilinde adı Tlava olan kentin tarihi hakkında bilgiler sikke ve yazıtlardan elde edilebilmiştir. Benndorf, Tlos'ta bulunan bir mezardaki kabartmanın İÖ 5. yy'a ait olduğunu ileri sürer. İÖ 4. yy'da basılan sikkelerde kentin adı Likya dilinde yer alır. İS 2. yy'da devrin zenginleri olan Rhodiapolisli Opramoas ve diğer Likya'lı zengin Oinoandalı Licinnius Langus'tan yardım aldığı yazılı kaynaklarda geçmektedir.
Bizans devrinde de adından sık sık bahsedilen Tlos'un akropolündeki kalede, 19.yy'da Ali Ağa isimli bir derebeyi hüküm sürmüştür. Akropolün doğu tarafında Likya dönemine ait bir sur, Likya dilinde yazıtlı mezarlar, Roma devri surları, stadyum, hamam, büyük bir Bizans kilisesi ve agora kalıntıları ilk dikkati çeken eserlerdir.
Oturma kademeleri oldukça sağlam, süslü sahne binası ise harap olan tiyatrodan başka, Likya yazıtlı Izraza anıtı ile Roma çağından kalan ve eski yüksekliğini koruyan bir kule Tlos antik kentinin ilginç eserleri arasında sayılabilir.

Letoon
Letoon, Xanthos kentinin karşısında Eşen Çayı'nın sağ tarafında Bozoluk denilen yerde Apollon ve Artemis'in annesi Likyalılann Ana Tanrıçası Leto onuruna kurulmuş ufak bir yerleşim yeridir. Burası, Likya halkının federe dini merkezi ve dinlenme kutsal alanı idi. Letoon, ya da Leto tapınağı, 1841 yılında, bir İngiliz deniz subayı Hoskya tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Letoon kentinde, 1962'den beri sürdürülen kazılarda İÖ 6. yy'dan kalma eserler bulunmuş ve Artemis, Apollon ve Leto'ya ait üç tapınak ortaya çıkarılmıştır. Bunların yanında Roma döneminde IS 1. ve 2. yy'da değiştirilip genişletilen Helenistik portik vardır. Ayrıca Leto tapınağında 1973 yılında bulunan üç dille yazılmış İÖ 4. yy'a ait kitabe Letoon'un işlevi hakkında detaylı bir bilgi vermektedir.
Kitabenin bir yüzünde Aramice, diğer yüzünde ise Grekçe ve Likçe yazıtlar yer almıştır. Likya dilindeki yazılarda, "Karya ve Likya satrabı olarak Pixodares'in İÖ 358'de ilk kez yönettiğini, Hekotomnid sülalesi ile Likya'lılar arasında iyi ilişkiler kurduğunu, Likya'ya Archon ve Xanthos'a vali gibi memuriyetlere adamlarını tayin etiğini" yazmaktadır. Diğer bir yazıt da Büyük iskender'in Letoon'a ziyaretini anlatır.
Yeraltı su seviyesinin yüksek olması, kazıları zorlaştırdığı gibi, kazılan bölgelerin bir süre sonra tekrar su altında kalmasına engel olunamamaktadır. Sahnesi olmayan oldukça büyük grek planlı bir tiyatro, Leto, Apollon, Artemis tapınakları ile seller nedeniyle toprakla dolmuş nympheum ve agora kentin görülecek yegâne eserleridir.
Latin şair Ovidius'un anlattığı bir efsaneye göre, Zeus'tan hamile kalan tanrıça Leto, çocukları, ikiz tanrı Artemis ve Apollon'u Delos'ta doğurur. Sonra Xanthos nehrinin denize ulaştığı yere gelip, nehir boyunca kaynağa vanncaya dek yürür. Kaynakta çocuklannı yıkamak isteyen, ama yerli halk tarafından engellenen tanrıça, yöre halkını kurbağaya çevirerek intikamını alır. İşte Leto tapınağı insanlann kurbağaya çevrildikleri bu yerde tanrıça Leto adına yaptırılmıştır. Bu tapınaklann altında İÖ 5. yy sonuna ait, temelleri görünen daha eski bir tapmak daha bulunmaktadır.

Pinara
Xanthos'tan sonra Fethiye yoluna devam eder ve Pinara yazılı levhadan sola dönüp 5 km daha giderseniz Pinara köyüne ulaşırsınız. Köyden antik kente yaya olarak çıkılır.
Pinara kentinin Likya dilinde adı, yuvarlakça anlamına gelen Pinale sözcüğünden kaynaklanmaktadır. Yapılan yüzeysel araştırmalar, Pinara'nın Xanthos'lular tarafından kurulduğunu ve üç oy hakkına sahip altı kentten biri olduğunu gösterin ektedir. Kariya Kralı Piksodaros'a İÖ 340-334 yılları arasında bağlı olduğu, burada bulunan bir yazıttan anlaşılmaktadır. Diğer antik kentler gibi İÖ 334'te Büyük İskender tarafından ele geçirilen kentin gümüş ve bronzdan birlik tipinde bastığı sikkeler İÖ 168-81 yılları arasına tarihlenir.
Pinara kentinin akropolüne, güney tarafından kayaya oyulmuş merdivenli patikadan çıkmak gerekir. Surla çevrili olan kısımda surlar ve Bizans çağı eserleri görülür. Pinara'nın resmi ve özel yapılarının da birçoğu burada toplanmıştır. Dik bir kayalık yamacında yer alan yüzlerce kaya mezarı ve güney akropolünde tiyatro, odeon, tapınak ve hamam kalıntıları ilgi çeker. Tiyatro İS 2.yy'a ait olup 27 oturma basamağından oluşmaktadır.

Gezilecek Yerler

Gömbe:
Kaş'a 60 km. mesafede, Elmalı yolu üzerinde bulunur. Yol boyunca çam ve sedir ağaçlarıyla kaplı ormanlar adeta köyleri gizlemeye çalışır görünümdedirler.Gömbe, soğuk suları ve elma bahçeleriyle ünlü bir yayladır.

Turistik amaçlı hizmet veren konaklama merkezleri, yöreye ait kokulu otlardan hazırlanan geleneksel yemeklerin lezzeti , tabiatla bütünleşmenize yardımcı olacaktır.Bölgenin en yüksek dağı Akdağ (3024 metre) buradadır.Yeşilgöl ve Uçarsu, yaz sıcağından kaçmak, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için serin ve temiz havası ile ideal yerlerdir. Yöre, dağlardan toplanan kar ile yapılan dondurması ve kar şerbetiyle ünlüdür.

Kalkan (Kalamaki):
Kaş'a bağlı belde olan Kalkan, Kaş'a 25 km. uzaklıktadır.Görülmeye değer bir koyun kıyısına kurulmuştur.Otelleri, pansiyonları, restoranları ve alışveriş mekanları ile her yıl binlerce turist çekmektedir.

Kalkan' ın mimari yapısı ve kent dokusu fazla bozulmamıştır.Yat limanı, uğrayan teknelerin her türlü ihtiyacını karşılamaktadır. Çok sayıda güvercini barındırması nedeniyle Güvercinlik Deniz Mağarası olarak anılan mağara, Kalkan' a 2 km. mesafededir ve mağaraya teknelerle gidilebilir.

Saklıkent:
Kaş'a 60 km. mesafededir. Bir doğa harikası olan Saklıkent Kanyonuna, ahşap 100 metre uzunluktaki bir köprüden geçilerek ulaşılır. Kanyonda hizmet veren lokanta ve alabalık çiftlikleri bulunur. Kanyonun uzunluğu 18 km. kadar olup, 6 kilometresi yürüyüş yapmak için çok uygundur. Yaz sıcağından kaçmak, serin sularda yüzmek ve ulu çınar ağaçlarının altında dinlenmek isteyenler için ideal bir yerdir.

Tarihçe

Arkeolojik buluntularla kanıtlanan Habesos adı, antik kentin en eski adıdır. Antik kent tarihte Antiphellos ismi ile anılmıştır.

Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıdır.

Makedonya Kralı Büyük İskender'in, Anadolu seferi sırasında, Krallığın egemenliği altına girmiştir. İskender'in genç yaşta ölümünden sonra bölge, Seleukoslar'la Ptolemaioslar arasında el değiştirmiştir.

Antik kent, Roma Dönemi'nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi'nde Piskoposluk merkezi olmuştur. Bu dönemde Arap akınlarına uğramış daha sonra Anadolu Selçuklu topraklarına katılarak Andifli adını almıştır.Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasını takiben Tekeoğulları Beyliği yönetimi ele geçirmiş ve Osmanlı Devleti ilçeyi Yıldırım Beyazıt zamanında topraklarına katmıştır.

kaş hakkında

Akdeniz'in bozulmamış beldelerinden biri olan Kaş, Antalya'dan Fethiye'ye uzanan sahil şeridinde yer alan şirin bir liman kasabasıdır. Batıyı Toros Dağlarının dik yamaçlarının denizle buluştuğu noktada; yarımadalar, adacıklar ve komşusu Meis Adası ile kuşatılmıştır.

Kaş'ın ı.Ö. 2. bin yılındaki isminin Habessos olduğu ileri sürülür. şehirde bulunan ve iki ayrı dilde yazılmış bir yazıta göre, antik dönemde, Orta Lykia Bölgesi'nin eski liman kenti Antiphellos'un üzerine kurulmuştur. 20. Yüzyılın başlarına kadar da Andifli olarak adlandırılmıştır. Bölge ormanlarından elde edilen sedir ağacı, meşe palamudu ticareti ve süngercilik sayesinde gelişerek, kendine yeten zengin bir şehire dönüşmüştür.

Kaş'ın tarihsel kalıntıları arasında en dikkat çeken anıtlarından biri, Uzun çarşı Caddesi üzerinde karşımıza çıkan ve i.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen bir lahiddir. Kent içinde dolaşırken birçok kaya mezarları, lahitler ve "mausoleion" adı verilen mezar anıtları ile karşılaşmak mümkündür.
Akropol olarak nitelenen yükseltinin Meis Adası'na bakan yüzünde, günümüze ulaşabilmiş, işçiliği düzgün sur kalıntıları görünür. şehrin batısında, Antiphellos'un Hellenistik DÖnem'e tarihlenen tiyatrosu ise oldukça sağlamdır.

Kaş, tarihi eserleri yanında tam bir doğa cennetidir: Büyük çakıl, Küçük çakıl ile Kalkan yolu üzerinde bulunan Akçagerme ve Kaputaş plajları, tertemiz sularında serinleyebileceğiniz yerlerdir. Ayrıca, sadece denizden ve yürüyüş rotasından ulaşılabilen, antik Sebeda kentini ve Antiphellos'un ikinci limanı olan Limanağzı Plajı'nı da unutmamak gerekir. Doğayla tarihin bütünleştiği Kekova'ya (Simena) yine tekneyle gidilebildiği gibi, karadan üçağız'a (Theimioussa) gidilip ardından motor veya deniz kanosuyla (sea kayak), batık kent ve inci gibi işlenmiş koylar gezilebilir. Kaş'ın çevresinde yer alan mağaralardan Mavi Mağara, Aşırlı Adası Deniz Mağarası, Kekova Adası Deniz Mağarası, güvercinleri ile ünlü Güvercinlik Mağarası, tüysüz yarasaları ve ayazma kalıntısı ile Hıdrellez Mağarası dikkat çekicidir.

Doğa aktiviteleri merkezi olarak ilginin her geçen gün arttığı Kaş, Akdeniz'in en Önemli dalış merkezi olma yolundadır. Değişken kıyı yapısı, antik batık ve amphoraları, modern gemi ve uçak batıkları, resif, kanyon ve mağaralar ile fauna ve floranın zenginleştirdiği, yasak bölgelerin büyük bir bölümünün dalışa açıldığı, güçlü akıntıların olmadığı, berrak ve turkuaz deniziyle bu ilgiyi hak eder.


Son yılların ilgi çeken su sporlarından kano yapmak isteyenlere de heyecan verici seçenekler sunar bölge. Kaş'ın (Antiphellos-Sebeda) ve Kekova'nın (Theimioussa-Simena) tarih ve doğa güzellikleriyle süslü eşsiz koylarında deniz kanosu (sea kayak), sakin akan suları ile Eşen ve Dalaman çayları'nda da, nehir kanosu yapılmaktadır.

Kaş, iklim koşulları ve yeryüzü şekilleri açısından yamaç paraşütü aktivitesi için de son derece elverişlidir. Paragliding meraklıları, deneyimli hocalar eşliğinde yeşil dağlardan süzülürken, muhteşem Kaş Arşipel'ini izleyerek kendilerini berrak suların kıyısına bırakabilirler.

Trekking ve antik kentler arasında yürüyüşlere sayısız olanak sunar yöre. Toros Dağları'nın en güzel rotalarından birinde; kimi kez sedir ormanlarında, kimi kez zengin maki topluluklarında, kimi kez vadileri, kanyonları aşarak, yürünebilir. Mevsimine gÖre bitkileri, kuşları ve diğer zararsız hayvanları gÖzleyebilmek, tatilini sadece denize girerek tüketmek istemeyenler için iyi bir seçenektir. Bu yürüyüşler, doğal güzelliklerin yanı sıra Likya patikalarını takip ederek, turist akınına uğramamış antik kentleri keşfetme, bozulmamış köyleri ve yöresel Özelliklerini tanıma fırsatı da verir. Yaz sıcağının yakıcılığından kurtulmak isteyenlere yaylalarda günübirlik ve konaklamalı geziler düzenlenmektedir.

Likya uygarlığını daha yakından tanımak isteyenler için, antik kentlere günübirlik geziler de yapılmaktadır. Kaş'ın çevresinde; Xanthos, Letoon, Patara, Phellos, Pinara, Tlos, Istlada, Apollonia, Aperlai, Simena, ısinda, Kyaenai, Arykanda, Myra gibi antik kentlerin yanı sıra, henüz ismi bilinmeyen birçok harabe keşfedilmeyi bekler. Bu olağanüstü tatil beldesine uluslararası bir nitelik kazandıran ve Kaş Belediyesi tarafından düzenlenen Kaş Festivali ise her yılın Haziran-Temmuz ayında yapılmaktadır.

kaş

Likya'nın önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen Antik Döneme ait kentler ve tarihsel degerlerle doyumsuz kültür seyahatleri; Akdeniz'in derinlerde yarattığı heyecanlari doruklarda hissettiren sualtı dalışları; nehirlerde yapılan macera dolu 'kano turları', ekolojik uyumun keşfedildiği 'doğa yürüyüşleri'; derin ve karanlık mağaralara teknik donanımlı mağara dalışları; yüksek dağlardan turkuaz rengli suların manzarasına süzülen 'yamaç paraşütü'; Akdeniz'de değerli taşları andıran adalar ile çevreye yapılacak 'Mavi Yolculuk ve tekne turları; damak tadınıza uygun deniz ürünleri ve dağlarda yetişen kokulu otlarla tatlandırılan yöresel yemeklerden oluşan mönüsü; yüzlerce yılın mirası, el sanatlarının çeşit ve güzelliği; Kaş'ın bağlı olduğu Antalya ve ilçelerine ait turizm merkezleri ile tabiat, tarih ve kültür zenginliğini, alternatif turizm imkanları ve çevresinde yer alan turizm merkezlerinden oluşan renkli yelpazesi' ile düşsel bir mekandır.