2 Ekim 2007 Salı

kaş civarındaki antik kentler

Antiphellos:
Antik kentten günümüze ulaşan eserlerin başında şehrin kuzeyinde kayalara oyulmuş mezarlar ile dört bir tarafa serpilmiş Likya lahitleri gelir. Lahitlerin en görkemlisi, bugün Uzunçarşı Caddesi'nde bulunan ve halk arasında Kral Mezarı olarak adlandırılan Likya Yazıtlı Anıt Mezar'dır (M.Ö.4.yy.).

Antiphellos'da bulunan önemli eserlerden bir tanesi de Kaş Antik Tiyatrosu' dur (M.Ö.1.yy). 4 bin kişilik seyirci kapasitesine sahip olan yapı M.S.2. yüzyılda onarım görmüştür. 26 basamaktan oluşan tiyatronun sahnesi yoktur ve yapının en önemli özelliği Anadolu'daki denize cepheli tek tiyatro oluşudur.

Tiyatronun kuzey-doğusunda Akdam olarak adlandırılan dor tipinde M.Ö. IV. yüzyıla ait ev tipi bir mezar vardır.Yapı, doğal kaya kesilerek yapılmıştır. 3.5 metre yüksekliğindedir ve içerisinde elele tutuşarak dans eden 24 kız figürü bulunmaktadır.Hastane Caddesi üzerinde, dış yüzü muntazam kesme taş kullanılarak yapılmış olan Tapınak bulunur. Yapının temel taşlarının Roma Dönemi'nden kaldığı tespit edilmiştir.

Patara (Gelemiş):
Kaş'a 41 km. mesafededir. Antik kent, limanın doğu yakasında geniş bir alana yayılmış durumdadır. Kent ve limanı, yaklaşık 3 km. uzunluğundaki vadinin girişindedir. Patara Limanı, Xanthos (Eşen) Çayı'nın getirdiği alüvyonlarla dolunca bugünkü görünümünü almıştır. Kentin adından ilk kez Herodotos söz eder. Rivayete göre Patara, kentin kurucusu, Su perisi Lykia ile Apollon'un doğduğu yerdir. Şimdilik şehrin tarihi M.Ö. VI. ve V. yüzyıla kadar çıkarılmaktadır.

Şehir Bizans Dönemi'nde de önemli bir konum edinmiştir. Zira 'Noel Baba' olarak adlandırılan Saint-Nicholas Patara'lıdır. Hz. İsa'nın havarilerinden Saint Paul, Roma'ya gitmek için Patara'dan gemiye binmiştir ve Patara, Erken Hiristiyanlık Dönemi'nde Piskoposluk merkezi olmuştur.

Patara'ya girilirken yol üzerinde Likya tipi Roma Devri mezar anıtları görülür. Girişte üçgözlü Zafer Takı, sular altında kalmış üç nefli Liman Kilisesi ve Hurmalık Hamamının kalıntıları vardır.

Bunun 100 m. ilerisinde son kazılarda Likya şehirleri arasındaki mesafeyi gösteren yol kılavuzu bulunmuştur. Klavuz, Dünya karayollarının en eski ve en kapsamlı yol levhasıdır. Antik kentte yer alan Vespasianus Hamamı M.S. 69-79 yılında inşa edilmiştir. Hamamın yanındaki patika izlenirse, Patara' nin mermer döşeli ana caddesine ulaşılır. Caddenin ilerisinde Bizans Kalesi'nin geniş duvarları ile karşılaşılır. Bu kalenin doğusunda Korint Tapınağı ve baıi ucunda Bizans Kilisesi yer alır.

Patara Tiyatrosu (M.Ö.2.yy.) bir yamacın eteğine kurulmuştur ve tahmini 10.000 kişiliktir. Tiyatronun kumla kaplı olan bölümleri temizlenmiş ve yapı ortaya çıkarılmıştır. Patara antik kentinde yapılan arkeolojik kazı çalışmaları devam etmektedir.

Patara Plajı, 18 km. uzunluğu (en dar 280m. en geniş bölümü 1500 m. ulaşan ölçümü) ile Türkiye'nin en uzun kumsalına sahip plajıdır. Çevre Bakanlığınca 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' ilan edilen Patara plajı, Caretta-Caretta deniz kaplumbağalarının üreme alanıdır. Bölgede, Caretta-Caretta' ların üreme dönemlerinde kaplumbağaların ekolojik ortamlarının devamı için, koruma tedbirleri titizlikle uygulanmaktadır.

Turistik bir yöre olan Patara' da çok sayıda konaklama tesisleri, otel, motel, pansiyon, alışveriş merkezleri ve leziz yöresel yemeklerin yapıldığı restoranlar bulunmaktadır. Ayrıca seracılık da büyük gelişim kaydetmiştir.

Xanthos:
Kaş'a 45 km. mesafede Kinik beldesindedir. Eşen Çayı'nın doğu kıyısında kurulmuş, Likya Birliği'nin başkentidir. Kentin akropolisinden elde edilen yüzey buluntuları yerleşme tarihinin M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzandığını ortaya koyar.

Antik kentteki ilk araştırmalar 1838'de İngiliz Charles Fellows tarafından yapılmıştır ve ne yazık ki görkemli mezar anıtları, Nereidler Anıtı, Harpyler Anıtı, Payave lahdi, Aslanlı Mezar, British Museum'a kaçırılmıştır.

Kent surları Roma ve Bizans Dönemleri'nde onarılarak çeşitli ilavelerle güçlendirilmiştir. Güneyde, M.Ö. 2. yüzyıla ait kapı yer alır. Bu kapının arkasında İmparator Vespasianus'a ait dor düzenli Zafer Kemeri görülür.

Güneybatıda kentin ilk kurulduğu yer olan Likya Akropolisi vardır. Artemis'e ait olduğu düşünülen bir tapınağın kalıntıları ile bir Bizans Kilisesi akropoliste bulunur. Kuzeydeki Roma Akropolisinde ise görkemli bir manastır dikkati çeker. Tiyatro, Roma Dönemi'ne aittir ve 2. yüzyıla tarihlendirilir.

Felen Yaylası (Phellos):
Kaş'a 12 km. mesafede Felen Yaylası üzerinde, çevreye hakim tepelerde kurulmuştur. Phellos M.Ö. IV. yüzyılda oldukça önemli bir kentti. Antiphellos şehri, Phellos'un limanı idi. Phellos şehrinin etrafını çevreleyen surlardan bir bölümü hala ayaktadır. Kentte yer alan rölyeflerle bezeli bir lahit, M.Ö. IV. yüzyıla ait diğer lahitler ve ev tipinde kayadan kesilmiş mezarlar kenti çevreler.

Belenli (İsinda):
Kaş'tan 13 km. mesafede Belenli Köyünün hemen yakınındaki tepe üzerinde kurulmuştur. İsinda küçük bir Likya şehridir ve etrafı surlarla çevrilidir. Kentte yer alan akropolün ortasında Likya yazıtlı iki ev tipi mezar ilgi çekicidir. Ayrıca birçok kaya mezarı ile Roma Devri'ne ait Likya tipi lahitler günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.

Bezirgan (Pirha):
Önemli bir yayla köyüdür. Pirha kalıntılarına köyden 20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılır. Antik kent denizden 850 metre yüksekte kurulmuştur. Kaya mezarları çoktur ve yönleri denize doğrudur. Lahitler ise dağınık bir şekilde sıralanmıştır. Birçok heykel ve rölyef bulunmuş olup, Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

Sütlegen (Nisa):
Kaş'a 60 km. mesafededir. Önemli bir yayla köyüdür. Ören yeri, köyden 15 dakika mesafededir. Şehrin Likçe olan ismi Neiseus, tiyatronun duvarında yazılmaktadır. Nisa'da Likya ve Roma Devri'nden kalma tarihi kalıntılar bulunur. Bazı lahitlerin ön cephelerinde, mızrak, kalkan, kadın ve erkek tasvirlerine rastlanmıştır. Antik kentin Agorası ve tiyatrosu bulunur. Likya Birliği Devri'nde bastırılan sikkeler, Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

Simena
Eski Simena antik kenti üzerinde kurulmuş olan Kaleköy, yarımada şeklinde olup, ulaşımı teknelerle sağlanmaktadır. Lykia Birliği'nin bir üyesi olan kentin tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar inmektedir. Simena'da da Theimiussa gibi hem karada hem su altında kalıntılar bulunmaktadır. Olağanüstü güzellikteki tarihi ve doğal peyzaj, pırıl pırıl mavi bir deniz gezenlere mutlu saatler yaşatmaktadır.

Oldukça sağlam durumdaki Ortaçağ surlarının oluşturduğu iç kalede, evler ve 19. yüzyıl gezginlerinin gördüklerini bildirdikleri günümüzde çok az sayıda blok taşı kalmış bir tapınak kalıntısı bulunmaktadır. Simena'da en ilginç kalıntı, oturma sıraları doğal kayaya oyularak yapılmış tiyatrodur. Lykia'daki tiyatroların en küçüğüdür. Kıyıda harap durumdaki hamam, Lykia tipi kaya mezarları ve lahitleri, Roma dönemi duvar kalıntılar da görülebilen kalıntılardandır.

Kekova Adası (Batık Şehir)
Bölgeye adını veren ada, Kaleköy'ün önünde yer alır. Ada üzerinde bulunan Tersane Koyu'na tekneler yanaşabilir. Burada Bizans devrine ait bir kilisenin apsisi yer alır. Kekova Adası'nın tarihi kesin olarak bilinmemektedir ve her tarafı tarihi kalıntılarla doludur. Batık Şehir üzerinden teknelerle geçilirken sualtında kalan batık şehrin izleri ve merdivenler görülebilir. Milli park ilan edilen Kekova Adası koruma altına alınmıştır ve buradan suya dalmak yasaklanmıştır.

Myra - Demre
Bugünkü Demre ilçe merkezinde ve civarında yer ulan Myra antik kenti özellikle Lykia dönemi kaya mezarları, Roma dönemi Tiyatrosu ve Bizans dönemi Aziz Nikola Kilisesi ile ünlüdür. Kaya mezarları, Lykia yazılı kitabeler ve sikkeler, Myra'nın en azından M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterir. Lykia Birliği'nin altı büyük kentinden biridir. Likçe ve Grekçe yazıtlarda MYRRH adıyla aılınır M.S. 2. yüzyılda Myra'da büyük gelişmelerin olduğu bir dönemdir. Lykia Birliği'nin 6 büyük şehrinden biri olan Lykialı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmıştır.

Myra, Bizans döneminde dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri idi. Ününü Aziz Nikolas'ın M.S. 4. yüzyılda şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçludur. 7. yüzyıldan itibaren gerek deprem, su baskını ve Myros (Demre) Çayının getirdiği alüvyonlar, gerekse Arap akınları sebebiyle önemini yitirip 12. yüzyılda köy hüviyetine dönüşmüştür. Günümüz kalıntılarını, akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro ile her iki yanında yer alan "Kaya Mezarları'' oluşturur. Şehrin su ihtiyacı, Demre Deresinin aktığı vadi kenarındaki kaya yüzüne açılmış kanallarla karşılanmaktaydı.

Aziz Nicholas Kilisesi
Yaygın olarak Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholas M.S. 245'te Fethiye yakınlarında Patara'da doğmuş ve M.S. 363'de ölmüştür. Zengin bir ailenin iyi eğitilmiş oğlu olan Aziz Nicholas hayatını insanlara özellikle de çocuklara ve denizcilere yardıma adamıştır. Bu yardımlarının sağladığı ünü bugüne dek Noel Baba efsanesi olarak gelmiş ve güncelliğini korumuştur.

Lymra rahibi olarak insanlara dini ve sosyal yardımlarda bulunan Aziz Nicholas ölünce Lymra'ye gömüldü ve mezarının yanına adına bir kilise inşaa edildi. 1080'de İtalyan korsanlar bazı kemikleri Bari'ye kaçırdılar. Ancak kalan bazı kemik parçaları bugün Antalya Müzesindedir.
İlki 5-7 Aralık 1983 yılında yapılan Noel Baba sempozyumu, o günden beri değişik din ve eğitimlerden gelen insanların katılımıyla her yıl tekrarlanıyor. Bu sempozyumda Aziz Nicholas'ın çizgisinden gidilerek değişik din ve inançlardan olan insanlara barış, dostluk ve kardeşlik çağrısı yapılıyor.

Andriake - Çayağzı
Andriake (Çayağzı), Demre kent merkezinden nehir boyunca uzanan asfalt yol 5 km. sonra deniz kenarındaki Çayağzı mevkiine ulaşır. Lykia'nın en önemli limanlarından biri olan Andriake, büyük ölçüde limanın güneyindeki tepenin eteğine yayılmıştır. Şehrin bir kısım kalıntıları ile nekropolü liman ağzının kuzeyinde bugünkü Demre'ye çok yakın bir kesimde bulunmaktadır.
Andriake şehrinin kalıntıları arasında su kemerleri, Nymphaion (Anıtsal Çeşme), agora sarnıç bulunmaktadır. Agoranın batısında ünlü Norrea veya Granarium (silo, hububat deposu) yer alır. Yapı yedi odadan oluşmaktadır. Cephede granariumun yapılış zamanını kesin olarak saptamamıza yarayacak bir yazıt bulunmakta olup, tam ortasında da Hadrian ve karısı Sabine'nin portreleri görülmektedir.

Apollonia - Kılınçlar
Apollonia (Kılınçlar), Kaş'a 22 km. mesafede, Kekova yolu üzerinde Kılınçlı köyünde Lykia Birliği'ne bağlı olarak kurulmuş bir kenttir. Kalıntılardan anlaşıldığına göre M.Ö. 4. yüzyılda kurulmuştur. Apollonia hehri "L" harfine benzeyen bir kayalığın üzerindedir ve kenti çevreleyen surların bir kısmı ayakta kalmıştır. İç kulenin batısında iyi durumda bir Bizans dönemi yapısı ile aynı döneme ait kilise bulunmaktadır. Kilisenin batısında tahrip olmuş tiyatro görülür. Hamam ve en ilginç yapılardan olan Heroon 6 prizmal gövdeli mezar anıtı diğer kalıntılardır.

Aperlai - Sıcak İskelesi
Aperlai (Sıcak İskelesi), Sıcak Yarımadası üzerinde, Sıcak İskelesi'ndedir. Karadan ulaşmak oldukça güç olduğundan buraya Kaş'tan ya da Üçağız'dan kiralanan teknelerle ulaşmak daha kolay ve zevklidir.
Aperlai şehrini kuşatan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldığı, kulelerle takviye edilmiş surun dışındaki tüm yapı kalıntıları Bizans ve sonrası dönemlere aittir. Karadan ise Kılıçlı'da bulunan Apollonia antik kenti görülerek ulaşılabilir. Ele geçen sikkelerden, bir Lykia şehri olan Aperlai' nin tarihinin M.Ö. 5 veya M.Ö. 4. yüzyıla kadar indiği anlaşılır.

Sidyma - Dodurga
Kaş - Fethiye yolundan sapılarak 7 km kadar gidildiğinde, antik Sidyma kenti, şimdiki Dodurga köyünün bulunduğu yerde yer almaktadır.
Sidyma kentinin ne zaman kurulduğu hakkında bilgiler bugün elimizde yoktur. Ancak kentin Roma ve Bizans devirlerinde gelişme gösterdiği kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Sidyma kenti akropolünde birkaç sarnıç ve bina kalıntısı olmasına karşılık, akropolün kuzey eteği ve vadideki kalıntılar arasında mermerden yazıtlı bir mezar, bir tapınak, hamam ve birkaç basamağı ancak görülebilen bir tiyatro dikkati çeker.
Köyün bulunduğu tarlalar arasında görülen birçok lahit arasında iki heroon görülebilecek eserler arasındadır.

Tlos
Fethiye'ye 25 km uzaklıktaki Tlos antik kentine Fethiye-Antalya yol ayrımı olan Kemer'den Düver'e (Kale-Asar) gidilerek ulaşılır.
Likya dilinde adı Tlava olan kentin tarihi hakkında bilgiler sikke ve yazıtlardan elde edilebilmiştir. Benndorf, Tlos'ta bulunan bir mezardaki kabartmanın İÖ 5. yy'a ait olduğunu ileri sürer. İÖ 4. yy'da basılan sikkelerde kentin adı Likya dilinde yer alır. İS 2. yy'da devrin zenginleri olan Rhodiapolisli Opramoas ve diğer Likya'lı zengin Oinoandalı Licinnius Langus'tan yardım aldığı yazılı kaynaklarda geçmektedir.
Bizans devrinde de adından sık sık bahsedilen Tlos'un akropolündeki kalede, 19.yy'da Ali Ağa isimli bir derebeyi hüküm sürmüştür. Akropolün doğu tarafında Likya dönemine ait bir sur, Likya dilinde yazıtlı mezarlar, Roma devri surları, stadyum, hamam, büyük bir Bizans kilisesi ve agora kalıntıları ilk dikkati çeken eserlerdir.
Oturma kademeleri oldukça sağlam, süslü sahne binası ise harap olan tiyatrodan başka, Likya yazıtlı Izraza anıtı ile Roma çağından kalan ve eski yüksekliğini koruyan bir kule Tlos antik kentinin ilginç eserleri arasında sayılabilir.

Letoon
Letoon, Xanthos kentinin karşısında Eşen Çayı'nın sağ tarafında Bozoluk denilen yerde Apollon ve Artemis'in annesi Likyalılann Ana Tanrıçası Leto onuruna kurulmuş ufak bir yerleşim yeridir. Burası, Likya halkının federe dini merkezi ve dinlenme kutsal alanı idi. Letoon, ya da Leto tapınağı, 1841 yılında, bir İngiliz deniz subayı Hoskya tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Letoon kentinde, 1962'den beri sürdürülen kazılarda İÖ 6. yy'dan kalma eserler bulunmuş ve Artemis, Apollon ve Leto'ya ait üç tapınak ortaya çıkarılmıştır. Bunların yanında Roma döneminde IS 1. ve 2. yy'da değiştirilip genişletilen Helenistik portik vardır. Ayrıca Leto tapınağında 1973 yılında bulunan üç dille yazılmış İÖ 4. yy'a ait kitabe Letoon'un işlevi hakkında detaylı bir bilgi vermektedir.
Kitabenin bir yüzünde Aramice, diğer yüzünde ise Grekçe ve Likçe yazıtlar yer almıştır. Likya dilindeki yazılarda, "Karya ve Likya satrabı olarak Pixodares'in İÖ 358'de ilk kez yönettiğini, Hekotomnid sülalesi ile Likya'lılar arasında iyi ilişkiler kurduğunu, Likya'ya Archon ve Xanthos'a vali gibi memuriyetlere adamlarını tayin etiğini" yazmaktadır. Diğer bir yazıt da Büyük iskender'in Letoon'a ziyaretini anlatır.
Yeraltı su seviyesinin yüksek olması, kazıları zorlaştırdığı gibi, kazılan bölgelerin bir süre sonra tekrar su altında kalmasına engel olunamamaktadır. Sahnesi olmayan oldukça büyük grek planlı bir tiyatro, Leto, Apollon, Artemis tapınakları ile seller nedeniyle toprakla dolmuş nympheum ve agora kentin görülecek yegâne eserleridir.
Latin şair Ovidius'un anlattığı bir efsaneye göre, Zeus'tan hamile kalan tanrıça Leto, çocukları, ikiz tanrı Artemis ve Apollon'u Delos'ta doğurur. Sonra Xanthos nehrinin denize ulaştığı yere gelip, nehir boyunca kaynağa vanncaya dek yürür. Kaynakta çocuklannı yıkamak isteyen, ama yerli halk tarafından engellenen tanrıça, yöre halkını kurbağaya çevirerek intikamını alır. İşte Leto tapınağı insanlann kurbağaya çevrildikleri bu yerde tanrıça Leto adına yaptırılmıştır. Bu tapınaklann altında İÖ 5. yy sonuna ait, temelleri görünen daha eski bir tapmak daha bulunmaktadır.

Pinara
Xanthos'tan sonra Fethiye yoluna devam eder ve Pinara yazılı levhadan sola dönüp 5 km daha giderseniz Pinara köyüne ulaşırsınız. Köyden antik kente yaya olarak çıkılır.
Pinara kentinin Likya dilinde adı, yuvarlakça anlamına gelen Pinale sözcüğünden kaynaklanmaktadır. Yapılan yüzeysel araştırmalar, Pinara'nın Xanthos'lular tarafından kurulduğunu ve üç oy hakkına sahip altı kentten biri olduğunu gösterin ektedir. Kariya Kralı Piksodaros'a İÖ 340-334 yılları arasında bağlı olduğu, burada bulunan bir yazıttan anlaşılmaktadır. Diğer antik kentler gibi İÖ 334'te Büyük İskender tarafından ele geçirilen kentin gümüş ve bronzdan birlik tipinde bastığı sikkeler İÖ 168-81 yılları arasına tarihlenir.
Pinara kentinin akropolüne, güney tarafından kayaya oyulmuş merdivenli patikadan çıkmak gerekir. Surla çevrili olan kısımda surlar ve Bizans çağı eserleri görülür. Pinara'nın resmi ve özel yapılarının da birçoğu burada toplanmıştır. Dik bir kayalık yamacında yer alan yüzlerce kaya mezarı ve güney akropolünde tiyatro, odeon, tapınak ve hamam kalıntıları ilgi çeker. Tiyatro İS 2.yy'a ait olup 27 oturma basamağından oluşmaktadır.

Hiç yorum yok: